NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
مُحَمَّدِ
بْنِ ثَابِتٍ
حَدَّثَنِي
عَلِيُّ بْنُ
حُسَيْنٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ يَزِيدَ
النَّحْوِيِّ
عَنْ
عِكْرِمَةَ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُمَا
قَالَ
وَالَّذِينَ
عَاقَدَتْ
أَيْمَانُكُمْ
فَآتُوهُمْ
نَصِيبَهُمْ
كَانَ الرَّجُلُ
يُحَالِفُ
الرَّجُلَ
لَيْسَ
بَيْنَهُمَا
نَسَبٌ
فَيَرِثُ
أَحَدُهُمَا
الْآخَرَ
فَنَسَخَ
ذَلِكَ
الْأَنْفَالُ
فَقَالَ
تَعَالَى
وَأُولُو
الْأَرْحَامِ
بَعْضُهُمْ
أَوْلَى
بِبَعْضٍ
İbn Abbas'dan demiştir
kir
"Yeminlerinizin
bağladığı kimselere hisselerini verin..[Nisâ 33] (âyet-i kerimesi inince
müslümanlardan) birisi diğeri ile anlaşıyor ve aralarında bir kan bağı olmadığı
halde (anlaşma sebebiyle bu iki kişi'den) biri ötekine varis oluyordu. Sonra
Enfâl (âyeti) bunu yürürlükten kaldırdo. Yüce Allah (Enfâl âyetinde şöyle)
buyurdu: "Rahim sahihleri (hısımlar) Allah'ın kitabına göre birbirlerine
(varis olmağa) daha yakındırlar.[Enfal 75]
İzah:
Burada söz konusu
edilen anlaşmadan maksat 2918 numaralı hadisin şerhinde ayrıntılı olarak
açıkladığımız iki kişinin karşılıklı diyet ödeme, varis olma veya yardımlaşma
mevzuunda anlaşmalarından doğan ve Muvâlat akdi denilen hukukî münasebettir.
Sözü geçen hadisin şerhinde de açıkladığımız gibi aralarında böyle bir anlaşma
bulunan kimselerden biri ölünce eğer yakını yoksa diğeri onun malına varis
olabiliyordu.
Bu hadis-i şerifin
zahirinden anlaşıldığına göre bu uygulama Enfâl suresinin yetmjşbeşinci
âyetiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Cumhur ulema bu hadis-i
şerifin zahirine sarılarak muvâlat akdinin yürürlükten kaldırıldığını ve
hukukîliğini kaybettiğini söylemişlerdir.
Hanefilere göre muvalât
akdi yapan mevlâ'l-muvalat dediğimiz kimselere pay ayrıldığını ifade eden Nisa
sûresinin 33. âyeti gereğince bu kimseler arasında cereyan eden miras
hükümleri Enfâl sûresinin yetmişbeşinci âyetiyle yürürlükten kaldırılmamıştır.
Çünkü Rahim akrabalarının birbirine varis olması daha uygundur.[Enfal 75]
mealindeki âyet sözü geçen Nisa süresindeki âyetin hükmünü neshetmez, ancak
tefsir eder. Çünkü o âyet Rahim sahihlerinin mirasta mevla'l muvalat'tan daha
ileri olduğunu bildirir. Bu tıpkı oğul bulunduğu zaman mirası kardeşten daha
ileri olması gibidir. Oğul kardeşi miras sahibi olmaktan, çıkarmaz. Ancak
mirası kendisi alır. Ama oğul bulunmasa miras kardeşe düşer. Rahim sahihleri
de bulunursa miras onlara düşer, ama rahim sahipleri bulunmadığı zaman mirası
mevlâ'l-muvalat alır.
Mâlik, Sevrî, Evzâî ve
Şafiî'ye göre asabe ve rahim sahihlerinden yakını olmayanın mirası devlete
aittir. Mevlâ'l muvalata düşmez. Malîkiler veŞafiîler Hanefilerin içtihadına
karşı şöyle diyor:
Bu âyette anlatılanın
(mevlâ' muvalatın) vâris olacağına dair bir delil yoktur. Çünkü böyle bir
delalet üç şeye bağlıdır:
1. "Yeminlerinizin
bağladığı kimselere hisselerini verin"[Nisa 33] cümlesiyle mutlaka
antlıların kasdedilmesi,
2. Bu cümlede geçen
nasib kelimesiyle mirasın kastedilmiş olması,
3. Bu cümlenin muhkem
olması.